5 Aralık 2016 Pazartesi

yetiştin

Büyük lokma ye,büyük konuşma demiş büyüklerimiz.
Bende baya bir büyük konuşmuşum.
O an ki acımın cahilliğinden olsa gerek ki bir daha birini sevemem sanıyordum.
Çok ağladım,nefesimin kesildiği geceler oldu.Aynanın karşısına geçip saçlarımı yolduğum günler.Gögüs kafesim acıyıp,ciğerlerimin söküldüğü günler oldu.
Çok ağladım.Deli gibi.O kadar çok yağmur yağdı ki yüreğime.Ama yağmurdan sonra gökkuşağı açar ya hep.Şimdi yüreğimde kocaman gökkuşağı var.Sevilebilmenin anlamını yaşıyorum tam olarak.O kadar güzel seviliyorum ki avuç içlerimdeki çizgilere kadar.
Öyle güzel seviyor ki beni.Bakmaya bile kıyamayarak.O kadar şanslıyım ki çok iyi bir kalbe işledim.Herşeyimi tam anlamıyla bilip,beni herşeyimle seven biri.Şükür sebebim.Ağlamama bile iyi ki ağlamışım ki şuan seninle gülebiliyorum dedirtecek bir adam var hayatımda.
İyikim.Demek ki bunca zaman ki acı çekişimin sebebi şuanki mutluluğuma kavuşmak içinmiş.
O kadar çok seviyorum ki,o benim geleceğim.Ondan başka kimse bu kadar güzel gelemez artık bana.
Kimsede böyle sevemez beni.
Omuzlarımdan öptüğünde,omzumdaki yükleri alan adam.
İyi ki geldin,bana yetiştin.
Seni çok seviyorum,şiir yüreklim.

31 Ekim 2016 Pazartesi

Kalbinizdeki kötülük size zarar

Bazı insanlar tanıdım,
aslında tanıyor sanmışken sonradan gördüm.
Ölümün farkında değiller mesela ve bunun farkındalığını bilmedikleri için çok rahat bir şekilde kırabiliyorlar insanları,çok rahat yara olabiliyorlar mesela.
En çok ölümü tatmış biri olarak söylüyorum ben bunu.
Ölüm var,
Bugün ağlattığın o insanın,yarın cenazesinde sen ağlıyor olabilirsin mesela.
Kaç gün yaşayacağın bile belli değilken,neden bu nefret?
Neden bu soğukluk?
Ölüm zaten yeterince soğuk değil mi?
Ben eskiden çok korkardım mezarlıklardan.
Sonra sevdiğim insanlar uyumaya başladı orada.
Bazen evden kaçıp bende onların yanında uyurdum.
Korkmamaya başladım o yüzden,
Bazen bir mezarlıkta sigara yakıp düşünmeye başlıyorum,
en son kime üzüldüler,
en son ne için ağladılar,
kaçı kime kalbi kırık gitti,
kaçı söyleyeceklerini söyleyemeden atıldı üzerine toprak.
Bu fazla acı değil mi?
Fazla acı.
Ölümün farkına varın.

Geldim-Gittim-İttin-Düştüm-Kalktım

Hayatım hep gel ve gitlerden ibaretti.
Bunu daha önceden onlarca kez söylemiştim,yine söylüyorum.
Hep bir yanım geldi,bir yanım ise hep gitti.
Ben ne gelebidim ne gidebildim.
Hep arada sürüklendim durdum.
Yoruldum.
Hani şakıda diyor ya,
''Yaprak döker bir yanımız ,bir yanımız bahar bahçe''
Ben hep ortasında kaldım.
Sığınacak bir limanım yoktu,deniz oldum bende.
Bir sürü gemim vardı,
uğrarlardı,
selam verip giderlerdi.
Çünkü kimse uzun süre kalmazdı denizde.
Martılar bile,
cilveleşir giderdi.
Belkide yalnızlığındandı denizin öfkeli dalgaları.
Kendimi böyle abuk sabuk şeylere benzetip durdum.
Sonra baktım böyle olmuyor,
ölü kendime nefes vermeye çalıştım.
Kendi nefesimi,kendime verdim.
Sirkelendim.
Ayağa kalkmaya başladım.
Tamam geçmişi unutan insanın geleceği olmaz da,
Geçmişi unutmaktansa alışmaya başladım bende.
Hem unuttum demekle unutmazsın,hatırlarsın.
Bende alışmaya baktım.
Sanırım beceriyorumda.
Hem her yara biraz tecrübe değil midir bir daha düşmemek için?
Ayağa kalktım bende hemde kimse elimi tutmadan.
Yollarımda taşlar vardı,takılıp düşmek yerine üzerinden atladım bende.
Şimdi öyle bir haldeyim ki,
birşey oluyor,önümden birşeyler akıp geçiyor,
ben ise izlemekle yetinip kendime bakıyorum.
Çoğu insan ile bağım kopuk,
çünkü ben artık kendimin arkadaşıyım.
Bana ne iyi geliyor ise onu yapmak tek amacım.
Mesela parmaklarım kopana kadar yazacağım.
Geldim,
Gittim,
İttin,
Düştüm,
Kalktım.
Ben yaralarımla güzelim anladım,
yaralarımla yaşayacağım ve bunu görecek yaradan!
O zaman yeniden yaratılmamın şerefine!

1 Haziran 2016 Çarşamba

Temizlensene baba benimle

Dün gece babamı çok özledim.
Sanki toprağın altına girmiş gibi bir hisse kapıldım.
Buna kapılarak,ağlamaya başladım.
Babam nefes alıyordu ama sanki almıyormuşcasına yoktu.
Yaşarken bile bu kadar yok olan bir adam öldüğünde nasıl yok olurdu?
Ağır geliyordu.
Omuzlarım acıyordu,babam öpse geçerdi.
Öpmüyordu.
Küçüktüm ben.
Ne kadar büyürsem büyüyeyim küçüktüm
İçimdeki çocuk büyümüyordu,babam büyütmediğinden.
Ve o çocuk babamın ellerini sımsıkı tutmak istiyordu,
bu sefer düştüğüm için dizlerimi değil
kalbimi öpmesini istiyordu babamın.
Büyük bir boşluk oluşmuştu kalbimde,
kim severse sevsin dolmayacak bir boşluk.
Babamın boşluğu.
Ben o boşluğa takılıp boğuluyordum.
Yüzme bilsem de,
babasızlığı bilmediğim için boğuluyordum.
Karşımda duran adama koşupta sarılamıyordum.
Sanki bacakları ip ile bağlamışlar,
koşamıyordum.
Koşsam da bana açılacak iki kol yoktu biliyordum.
Babam yine azarlıyordu beni.
Sayıp sövüyordu.
Bende babamın beni sevişini özlüyordum.
Babam sevmese de,onun boşluğunu kinle dolduramıyordum.
Babam ölse,kör olurdum.
Göremezdim önümü,seçemezdim yolumu.
Onu yıkamak,temizlemezdi onu.
O beni sevmeden temiz bir adam olamazdı.
Kirli kirli gönderemezdim onu.
Yüreğine sevgi dokunmayan her insan kirlidir.
Temizlensene baba benimle?

25 Mayıs 2016 Çarşamba

Bir garip gölge

İnsan psikolojisi çok ilginçtir.
Büyük travmalar yaşarsınız,üzerinden zaman geçer.
Unuttum dersiniz.
Sonra bir şarkı,bir cümle,bazen bir harf yerle bir eder sizi.
Kör olmak istersiniz o anların gözünüzün önünden bir film şeridi gibi geçmemesi için.
Sağır olmak istersiniz o seslerin kulaklarınızda yankılanmaması için.
Acı ilk tazeliği gibi yapışır birden ciğerinize.
Ciğerinizi sökmek istersiniz lakin söküpte atamazsınız.
Ard arda yakarsınız sigaralarınızı o acıyı öldürebileceğinizi sanarsınız
ve yahutta koşmaya başlarsınız sanki koşsanız o acıyı orada bırakabilecekmişsiniz gibi.
Ne kadar koşarsanız koşun gölgeniz gibi takip eder sizi.
Ama bu gölge diğerlerinden farklıdır biraz.
Acının gölgesi ışıkta ya da güneşte belirmez.
Acının gölgesi karanlıkta bulur sizi.
Bir karabasan gibi boğar,yapışır boğazınıza.
Geceler soğuk olur derler,yalan olduğunu anlarsınız.
Geceler sizin cehenneminiz olur ve etiniz değil de ruhunuz yanar
ki ruhun acı çekmesi daha kötüdür.
Beden acıya bir süre sonra uyuşur da,
ruh bir türlü uyuşamaz o acıya.
Böylesi daha hasar vericidir.
Bazen aynaya baktığınızda kendinizi değilde,
gözlerinizin içindeki o  acıya rastlarsınız.
İçinize hapis olmuş derin bir travmadır bu.
Gözlerinizi söküp atsanız,
ruhunuzdan atamazsınız.


Anlamı olan anlamsız birşey

Babam,çok garip bir adam.
İyi birşey mi söyledim kötü mü bende bilmiyorum.
Babamı bilmiyorum ki,ne dediğimi bileyim.
Çoğu zaman(neredeyse her zaman)hiç yanımda olmadı.
Desteklemedi.
Ne zaman bir karar alsam kendi zorumla kabullendirdim.
Hayallerimi küçümsedi,çoğu zaman dalga geçti.
Yaptığım her hatayı yüzümü vurdu.
Küçük gördü.
Büyüdüğümden haberi olmadan büyüdüm bende.
Ondan çıkıyordum artık yavaş yavaş.
Kendi ayaklarımın üstünde de durmaya başlamıştım.
Sadece özlüyordum.
Yanımda hiç olmamaya başladı.
Evden çıkarken nereye diye sormadı,
geldiğimde nerden demedi,
sabah günaydın demedi,
iyi geceler demedi,
seni seviyorum demedi,
kızım demedi,
galiba sevmiyordu beni.
Ama yakalıyordum bazen gizli gizli,yanımda olmasa da arkamdaydı.
Başım belaya girse çekip kurtarıcaktı.
Ama bekliyordu,sadece zarar görmemi bekliyordu.
Zarar görmeden gelmiyordu babam.
Dizlerimin kanamasını bekliyordu öpmek için,
kalbimin kanadığını görmeden.

2 Şubat 2016 Salı

Sarıl o insana

Ben onlara hayat kısa dedikçe onlar sağırlaşıyordu.
Anlamıyorlardı hayatın kısa olduğunu.
Bugün mezarlığa karşı bir manzarada sigaramı yaktım,derin düşüncelere daldım.
Kaçının kalbi kırık gitti diye düşünüp durdum.
İnsanlar kaybetmeden birşeylerin değerini anlamıyor,yerli yersiz birbirlerini kırıyor ve üzüyorlar.
Bende sigaramı yakıp hayatımdan beş dakika çaldım,küçükte olsa beş dakikalık ömrümü sildim.
Derin düşüncelere daldım,sorgulamaya başladım.
Kırgınlıklara sürttü düşüncelerim..
İnsanlar,
bazı geceler birbirlerine küs uyuyorlar ki bu gecelerin sabahının olmasının meçhul olduğunu bilmeden.
Yarını olmasa üzdüğünüz o insanın eminim ki dilinizden bir sürü keşkeli cümleler çıkacak lakin vakit çoktan bu pişmanlık için geçmiş olacak.
Hayat kısa,sarılın sevdiğinize her zaman sıkı sıkı sanki son sarılmanıznış gibi.
Beraber gülmek yerine o güzel kalpli insanları tek başına ağlatmayın.

Gülümseyin.

Gülümse..
Ağlamak için hayat kısa,
sen öldükten sonra herkes ağlayacak zaten.
Hayattayken gülümse o insanlarla.